İSLAMOFOBİNİN NEDENİ NÜFUS ARTIŞI MI?


Dünya nüfusundaki artış, son yılda hızını kaybetmekle birlikte sürüyor. Nüfus artış hızını yavaşlatan gelişme, Batı’lı ülkelerdeki doğurganlık oranının düşmesi. Bu ülkelerde yürütülen etkili nüfus planlaması, gebeliği önleyici yöntem ve araçların kullanımındaki yaygınlık, kentleşme ve genel olarak doğurganlığa karşı ilgisizlik kimi Batı ülkesinde nüfusun azalmasına bile neden oluyor.

Peki, nüfus nerelerde daha hızlı artıyor, nerelerde nüfus artışı kontrol altında?
Doğu ülkelerinde (Çin’deki etkili nüfus planlaması ve doğum kontrolünü bir yana bırakacak olursak) nüfus hızla artmaya devam ediyor. Batı’da ise nüfus artışı kontrol altında.
Doğu-Batı düzlemindeki bu karşıtlık, Müslüman-Hristiyan karşılaştırmasında da kendini gösteriyor. Müslümanların nüfusu Hristiyanlardan daha hızla artıyor.
Aynı şekilde kuzey ülkelerinin nüfus artışı kontrol altında iken güney yarım küredeki ülkeler nüfuslarını tam gaz artırıyorlar.
Konuya zengin-yoksul açısından baktığımızda da zengin ülkelerin ve genelde zengin olanların nüfus artışını kontrol altına aldıkları, yoksul ülkelerde ise nüfus artışının yüksel bir hızla sürdüğü görülüyor.

Bu sonuçlara göre, şöyle bir çıkarımda bulunabiliriz;
Ülke Doğu’daysa, yoksulluk çekiyorsa ve halkı Müslüman ise, bu ülkede nüfus artışı çok hızlı demektir.
Güneyli yoksul İslam ülkelerindeki nüfus artışı, son yıllarda Batı’da kabus senaryolarıyla anlatılıyor. Başta kiliseler olmak üzere faşist kimi örgütler Müslümanların nüfus artışının yakın gelecekte Batı ülkelerinin başına bela olacağını düşünüyorlar.
Gelelim verilere…
Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'nin 2017'de yayınladığı Dünya Nüfus Tahminleri Raporu'na göre, dünya nüfusu son 12 yılda 1 milyar kişi artarak 7,6 milyara ulaştı. Rapora göre, dünya nüfusunun 2030 yılında 8,6 milyara, 2050 yılında 9,8 milyara ve yüzyıl sonunda 11,2 milyara ulaşması bekleniyor.
Amerikan araştırma kuruluşu Pew Research Center'ın raporuna göre, 2070'de dünyada Hıristiyan ve Müslüman nüfus neredeyse eşit olacak. 2100 yılında ise İslamiyet en fazla inananı bulunan din haline gelecek.

Bu durum sadece dinler açısından değil, kültürel değerlerin korunması ve gelişmesi açısından da büyük önem taşıyor.
Uzmanlar, bir kültürün devamlılığının sağlanabilmesi için aile başına çocuk sayısının en az 2,1 olması gerektiğini belirtiyorlar.
Aile başına çocuk sayısı bunun altına düştüğünde o kültür yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Kayıtlara göre aile başına çocuk sayısı ortalaması 1,9’un altına düşen hiçbir kültür kendini yenileyememiş.
Nüfus geriledikçe kültür de geriliyor.

2007 yılı verilerine göre aile başına ortalama çocuk sayısı Fransa’da 1,8, İngiltere’de 1,6, Yunanistan’da 1,3, Almanya’da 1,3, İtalya’da 1,2, İspanya’da 1,1. Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması ise 1,38. Üstelik de bu doğumların önemli bir bölümü bu ülkelerde yaşayan Müslümanlara ait.
1990’dan buyana Avrupa nüfusunun artışının yüzde 90’ı Müslüman ülkelerden göç ve Müslüman doğurganlığı…
Fransa’da aile başına ortalama 1,8 düşüyor. Ortalama bu ama, ayrıntıya baktığımızda şunu görüyoruz:
Fransa’da yaşayan Müslüman ailelerde ortalama çocuk sayısı 8,1.
Fransa’da 20 yaş altı ve çocukların yüzde 30’u Müslüman.
Son 30 yılda İngiltere’de Müslüman nüfusu 82 binden 2,5 milyona ulaştı. Hollanda’da yeni doğanların yüzde 50’si Müslüman.
Böyle giderse 15 yıl sonra Avrupa nüfusunun yarısı Müslüman olacak.
Rusya’da 23 milyon Müslüman var. Bu da Rusya nüfusunun neredeyse beşte biri yapıyor.
Yakın gelecekte Rusya nüfusunun yüzde 40’ı Müslüman olacak.
Belçika’da bugün nüfusun yüzde 25’i ve yeni doğanların yüzde 50’si Müslüman.
2025’te Avrupa’da doğan her 3 çocuktan biri Müslüman olacak.
Avrupa’da halen 52 milyon Müslüman olduğu belirtiliyor. Bu sayısının 20 yıl içinde 100 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.ABD’de 1970’de 100 bin Müslüman var iken, bu sayı 2010’a gelindiğinde 10 milyona ulaştı.

Sözün özü; Batılılar; teknikle, taktikle, bilimle ve teknolojiyle yendiği doğulu-güneyli Müslümanlara teslim olmak üzereler.
Müslümanların en önemli silahı nüfus artış hızı…

İDRİS ADİL

Yorumlar

  1. Kalemine sağlık. Batı 2070'i şimdiden düşünerek politikalarını belirliyor. Biz, bırak 2070'i 3 yıllık plan bile yapamıyoruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder