TÜRKÇEYİ ANADİL OLARAK KAÇ KİŞİ KONUŞUYOR?

Türkçe üzerine çok şey söylendi.
Kimileri kısır bir dil dedi, kimileri sözcüklerin çoğu uydurma… Kimileri sözlerin çoğu Arapça-Farsça ve Batı dillerinden geçme dedi…
Bütün bu görüşlerin, dayanaktan yoksun, sığ bilgilerle ortaya atıldıklarını söyleyebilirim.
Dünyanın en yaygın ve hemen hemen her kıtasında konuşulan dil olan Türkçeye yönelik eleştirilerde bulunmadan önce bilmek gerekir ki, Türkçe de öteki diller gibi başka dillerin baskısı altındadır. Kimi zaman gerileme kimi zaman da yükselme dönemlerine girmiştir.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkçeye önem verilmesi, Anadolu’da bu dilin yeniden ayağa kalkmasını sağladı.
Türkçe, Anadolu’nun egemen dili olmaya başladığı 11. Yüzyıldan sonra da komşu dillerin ve kültürlerin baskısı altında kalmıştı.
Hacı Bektaş’ı Veli’nin “Eline, diline, beline sahip çık” demesi boşuna değildir.
Bu arada bu sözün ne anlama geldiğini de açıklamakta yarar var. “Eline” ülkene-yurduna, “Beline” soyuna, “diline” de Türkçene demektir.
Kimileri Hacı Bektaş’ı Veli’nin “Eline, diline, beline sahip çık” sözünü “hırsızlık yapma, kötü söz söyleme, kimsenin namusuna göz dikme” olarak yorumluyorlar. Bu doğru değildir. Doğrusu, “Yurduna, Türkçene ve soyuna sahip çık” anlamındadır.
Bunun ciddi bir temeli vardır. Çünkü, Selçuklu’nun resmi yazı dili Farsçaydı. Sarayda Farsça konuşuluyordu. Din dolayısıyla Arapça da doğrudan etki ediyordu. Adeta iki ateş arasında kalan Türkçe gerilemeye yüz tutmuştu.
Karamaroğlu Mehmet beyin, 13 Mayıs 1277’ye tarihlenen bildirisi, durumu açıkça gözler önüne sermektedir.
Mehmet Bey, yayınladığı yasa niteliğindeki bildiride (ferman) şöyle demektedir: Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye. Bundan geru divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaya.”
Hacı Bektaş’ı Veli ve Yunus Emre gibi düşünür ve ozanların çabaları ile Türkçe yeniden dirildi.
Osmanlı’nın son dönemde Türkçe yeniden çöküş dönemini yaşamaya başladı. Adeta Arapça ve Farsça ile karışık yeni bir dil doğmaya, öz Türkçe unutulmaya başlanmıştı.
13., 14. Yüzyıldaki Hacıbektaş, Yunus Emre ve Karamanoğlu Mehmet bey gibi bu kez sahneye Mustafa Kemal çıkageldi. Mustafa Kemal, 1932 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Charles H. Sherrill’e, şunu söylemişti: “Benim halkıma en büyük mirasım Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’dur.”
Mustafa Kemal, Türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için çok çaba gösterdi.
Bu kısa geçmiş bilgisini, Türkçenin bugün ulaştığı noktayı anlatarak destekleyelim.
Dil Kurumu kurulduktan sonra yaşan Türkçe zenginlik kazandı. Bulunan ve kullanıma alınan sözcükler, belirtildiği gibi uydurma değildi. Yeni denen sözcüklerin yüzde 80'i derleme ve tarama ile halktan ve eski Türk yazıt ve yapıtlarından alınmıştır. Yüzde 20'si de türetmedir, uçak gibi, üçgen gibi…
Bugün Türk dili, yaklaşık 12 milyon kilometre karelik bir alanda 220 milyon nüfusun konuştuğu, yüze yakın ülkede öğretiminin yapıldığı, kökleri tarihin en eski dönemlerine kadar uzanan bir dildir.
Türkçe, 600 bini aşkın söz varlığına sahip bir dünya dilidir. Geçmişi boyunca Çinceden Farsçaya, Arapçadan Macarcaya kadar pek çok dil ile etkileşim içerisine girmiş olan Türk dilinin bir kolu olarak yalnızca Türkiye Türkçesinin dünya dillerine verdiği sözcüklerin sayısı 11 binin üzerindedir.
Genel Türk dili olarak diğer dillere verdiğimiz sözcük sayısı ise 20 binin üzerindedir. Özellikle giyim, yiyecek, askerlik başta olmak üzere hemen her alanda çok sayıda Türk dili kökenli sözcük ile tarihte ve bugün Türk soylu halkların yaşadığı coğrafyalardaki Türk dili kökenli çok sayıda yer adı dünya dillerinde varlığını bugün de sürdürmektedir.
Dünyanın hemen her bölgesinde öğretimi yapılan, bilimsel araştırmalara konu olan, dünya dillerine katkıda bulunan Türk dili, en yaygın ve en köklü dünya dillerinden biridir.
Sizce dünyada en çok kullanılan dil hangisi?
Türkçe kaçıncı sırada?
İşte cevabı:
Çince (Mandarince) yaklaşık 800 milyon kişi ile dünyada en çok konuşulan dillerin arasında 1. sıradadır. Çin’de çok sayıda dil konuşulduğu unutulmamalıdır. Çinceyi 427 milyon kişi ile İngilizce izlemektedir.
İspanyolca dünya dilleri arasında en fazla konuşulan 3. dil. İspanyolcayı 266 milyon kişi konuşuyor. Hintlilerin kendi öz dili olan Hintçe ise en çok konuşulan diller arasında 4. sırada. Hintçeyi konuşan sayısı 260 milyon.
Türkçeyi Doğu Türkistan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar çoğunluğu Orta Asya’da olmak üzere 220 milyon kişi konuşuyor. Türkçe dünya dilleri arasında 5. Sırada yer alıyor.
Türkçeyi Arapça izliyor. Arapçayı konuşan sayısı 181 milyon.
Dünyada en çok konuşulan diller arasında 7. sırada Portekizce bulunuyor. Portekizce’yi konuşan sayısı 165 milyon.
Ve bu ülkeleri 162 milyon ile Bengalce, 158 milyon ile Rusça, 124 milyon ile Japonca, 121 milyon ile Almanca izliyor. Fransızcayı ise 116 milyon kişi konuşuyor.
Yazıyı Atatürk’ün şu iki sözü ile noktalayalım:
“Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.” (1931)
"Türk" demek ‘dil’ demektir. Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim; diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.” (1932)


Türkçeyi hafifseyenlere ithal olunur.

İDRİS ADİL

Yorumlar