AĞ BEBEĞİN ÖLDÜĞÜNÜ GELİN BACIM DUYDU MU OLA?
Mayıs ayıydı…
Çukurova’nın düzüne sıcak çökmeye başlamıştı.
Kürkçülüler her zamanki gibi yayla hazırlıklarını heyecanla sürdürüyorlardı.
Göçebe Yörük için yayla demek, yaşam demekti. Neşe kaynağı demekti. Keçeli
Ailesi’nin gelini ise çifte sevinç yaşıyordu. Yayla sevinci bebek sevincine
karışmıştı. Gelin ağırlaşmıştı, iki canlıydı. Doğurdu doğuracaktı.
Hazırlıklar tamamlanmış, yola düşülmesi
işareti gelmişti. Önde 30 bin baş mal, arkada 60-70 aile yola düşmüştü. Yaylaya
çıkılıyordu. Genç erkekler, genç kızlar sürünün peşinde koştururken, iki canlı
gelin deve sırtında yol alıyordu. Deve sırtındayken doğum sancıları başladı. Bu
alışılmış durumdu, su testisi su yolunda kırılır, Yörük yolda doğururdu.
Nitekim de öyle oldu.
Keçeliler bir erkek torun sahibi olmuşlardı.
Adını Halil koydular.
Ancak alışılmadık bir durum vardı. Gelin
doğum sancılarından daha ağır sancılar içindeydi. Kıvranıyordu. Bebeğin durumu
da iyi değildi. Ana-oğul, her an, bir önceki anı arayacak denli
kötüleniyorlardı. Göç kolu durduruldu. Gençler malları götürmeye devam ettiler.
Kürkçü Obası’nın yaşlı kadınları, bilge beyleri çözüm aradılar. Otlar
kaynatıldı, tütsüler koklatıldı. Ne çare…
Önce genç anne yumdu gözlerini…
Ardından da Halil bebek…
Kadınların feryadı bir anda vadiyi kapladı.
Ölü bebeği oracıkta kurdukları çadıra getirdiler.
Keçeli Ailesi’nin büyüklerinden, torununu kaybeden
Keçeli Cennet, yüreği yanmış dövünüyordu. Sonra birden ağzından şu dizeler
dökülüverdi;
Uruma da kar yağdı mı ola
Ardıç boyunu eğdi mi ola
Ağ bebeğin öldüğünü
Gelin bacım duydu mu ola
Yüreği yanan sadece babaanne değildi. Hem
kızını hem torununu kaybeden Eşe Keçeli’nin yüreği de yangın yerine dönmüştü.
Eşe Keçeli’nin yası aylarca sürdü.
Yaz bitti, yas bitmedi.
Çukurova’ya dönülme zamanı geldi yas bitmedi.
Acısını bastırabilmek için Yahyalı’dan
Kürkçüler’e kadar yalınayak yürüdü.
Kızını ve torunu Halil bebeği kaybettiği gün
üzerinde olan elbiseyi de yası bitene kadar sırtından çıkarmadı. Ölüm olayının
üzerinden 6 ay geçmişti ki, Eşe Keçeli hastalandı.
O’nun rızasını almadan, elbisesini
değiştirmek istediler. Bir de gördüler ki elbisesi derisine yapışmıştı…
İDRİS ADİL
(Hikaye’nin kaynağı
Ayşe Ünal. Gerçekte yaşanmış bir olayı dile getiren bu hikaye, Ayşe Ünal’ın
anlatımına bağlı kalarak İdris Adil tarafından kurgulandı. Torununu kaybedip
ağıt yakan Keçeli Cennet, hikaye’nin kaynağı Ayşe Ünal’ın annesi Cennet Lecu’nun
halası)
Yorumlar
Yorum Gönder