BATI'NIN TARİH KAYDINA "ALTIN" VURUŞ


BATI'NIN TARİH KAYDINA "ALTIN" VURUŞ

Kazakistan Kültür Bakanlığı, dünyanın değişik ülkelerinde bir sergi açıyor. Önceki yıl İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde de "Altın Giysili Adam" adıyla açılmıştı bu sergi. Kazakistan, sergi turnesiyle Altın Giysili Adam’ı görücüye çıkartıyor.
Çünkü, Altın Giysili Adam, Batı'nın bütün tarih yazımını alt-üst edecek bilgiler veriyor bize...
Önce kısaca bu Altın Giysili Adam'dan söz etmek istiyorum.
Altın Giysili Adam, 1969'da Kazakistan'ın Almaata kentinin 50 km. ve Salagar alüvyonlu toprağının 20 kilometre doğusunda, garaj yapmak ve yolu düzlemek için yapılan çalışmalar sırasında raslantı sonucu bulundu.
Kemal Akişev başkanlığındaki Kazakistan Tarih, Etnografya ve Arkeoloji Enstitüsü'nün arkeolog ekibi bölgeyi inceledi ve buradan bir kurgan çıktı. Buraya “Esik kurganı” adı verildi. Sakalara ait olduğu anlaşılan kurgandan binlerce altın parçadan oluşturulan bir zırh çıktı.

Zırh, milattan önce 5. yüzyıla tarihlendi. Zırhın sahibi Saka Kağanı’nın oğlu bir Tegin’dir (tegin ya da tekin = prens).
Isık Göl’e yakın Esik Çayı kıyısında Kazak arkeologları tarafından yapılan bu kurgan kazısında, ortaya çıkan mezarda; çok kıymetli eserlerle, 23 yaşında çok gösterişli kıyafetle gömülü bir genç (Alp) ortaya çıkarıldı.
Alp’in üzerindeki giysi, sağdan sola doğru kapanan ‘V’ yakalı kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizmeden oluşuyor.
Kaftan ve çizme üçgen biçiminde işlenmiş, küçük altın levhalar yan yana ve üst üste dikilerek adeta altın bir zırh oluşturulmuş.
Kıyafette kullanılan ipliğin altın olduğu ve altının eğrilerek iplik haline getirildiği anlaşılıyor.
Gencin belinde 16 büyük altın levha ile süslü kemeri, kını ve kabzası altın süslemeli bir kaması var. Elbisenin üzerinde sayıları 4.000’i bulan öteki altın levhalar; at, kaplan, geyik, pars, kurt, dağ keçisi, aslan ve yırtıcı kuş figürleri ile işlenmiş.
Kurgandan bu altın elbisenin yanısıra çok sayıda kişisel eşya da çıktı. Bulunan gümüş tabaklarda Göktürk ABC’si (alfabesi) ile “Kağan’ın oğlu 23’ünde öldü. Başınız sağ olsun” tümcesi yazılı.
Gelelim bu işin yorumuna;
Batılı tarihçiler, Uygarlığın babasının Helen uygarlığı olduğu belirtirler. Batılılara göre başta Türkler olmak üzere doğulular “Barbar”dır. “Okuma-yazmayı bile bilmezler. Türklerin ilk yazılı eseri milattan sonra 720’lerde yazıldığı anlaşılan Orhun Yazıtı’dır...”
Oysa ki; Son yıllarda Sibirya’da (Türklerin bir soy olarak tarih sahnesine çıktıkları ilk yer), bugünkü Moğalistan toprakları içinde kalan Ötüken’de (Türklerin siyasal olarak tarih sahnesinde yer aldıkları yer) yapılan kazılarda çok sayıda kurgan bulunmuş, buralardaki buluntularda da Orhun’dan çok daha eski yazılara rastlanmıştı. Ayrıca, tek yazıtın Orhun Yazıtı olmadığı da anlaşıldı. Bugün başta Moğalistan olmak üzere, Kazakistan, Kırgızistan ve Uygun ülkesinde sayıları yüzlerce ile ifade edilecek kadar yazıt ortaya çıkarıldı.
Altın Elbiseli Adam’ın bulunduğu Esik Kurganı ise çok daha eşsiz bir bilgi veriyor bize.
Romalılar ve Helen uygarlığı yazıyı milattan önce 5-6. Yüzyılda Finikelilerden öğrenmişlerdi.
Altın Elbiseli Adam’ın yanında bulunan kap üzerinde Göktürk ABC’si ile yazılmış kısa bir yazı var.
Yazının tarihlendiği yıl ise milattan önce 5. yüzyıl. Bu açıkca gösteriyor ki, Türkler en azından Yunan-Roma uygarlığı kadar eski bir uygarlığa sahiptir ve üstelik kendilerine özgü bir abc’leri (alfabeleri) var.
Altın Elbiseli Adam bakın bize başka neler anlatıyor;
İş sadece yazı ile de sınırlı değil.
Birincisi topraktan maden çıkarmayı biliyorlar...
Altın madenini ayrıştırmayı ve işlemeyi buluyorlar.
Her bir altın parçasının üzerinde hayvan figürleri ve desenler var. Bazıları biribinin aynısı. Demek ki tasarım yapmayı da biliyorlar, kalıp çıkarmayı da biliyorlar...
Giysisi altından ibaret değil... Pantolonu ve altın parçalarının üzerine işledikleri “V” yaka üst giysisi son derece düzgün bir dikime sahip.
Özetle, maden çıkarmak, işlemek, bundan nihai ürün yaratmak, kesimi ve dikimi düzgün giysi yapmak ciddi bir sanatın, zenaatın ve sanayinin olduğunu gösteriyor.
Kısacası, Türkler’de milattan önce yazı var, bugünkü anlamda sanayi var, madencilik var, sanat var, zenaat var...
Bunun adı uygarlıktır.

Altın Elbiseli Adam, Batı’nın tarih anlayışına da tarih kaydına da Altın Vuruş yaptırmıştır... “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” bu olsa gerek.

İDRİS ADİL

Yorumlar