Kazakistan
Kültür Bakanlığı, dünyanın değişik ülkelerinde bir sergi açıyor. Önceki yıl İstanbul
Arkeoloji Müzesi'nde de "Altın Giysili Adam" adıyla açılmıştı bu
sergi. Kazakistan, sergi turnesiyle Altın Giysili Adam’ı görücüye çıkartıyor.
Çünkü, Altın
Giysili Adam, Batı'nın bütün tarih yazımını alt-üst edecek bilgiler veriyor
bize...
Önce kısaca
bu Altın Giysili Adam'dan söz etmek istiyorum.
Altın Giysili
Adam, 1969'da Kazakistan'ın Almaata kentinin 50 km. ve Salagar alüvyonlu
toprağının 20 kilometre doğusunda, garaj yapmak ve yolu düzlemek için yapılan
çalışmalar sırasında raslantı sonucu bulundu.
Kemal Akişev
başkanlığındaki Kazakistan Tarih, Etnografya ve Arkeoloji Enstitüsü'nün arkeolog
ekibi bölgeyi inceledi ve buradan bir kurgan çıktı. Buraya “Esik kurganı” adı
verildi. Sakalara ait olduğu anlaşılan kurgandan binlerce altın parçadan
oluşturulan bir zırh çıktı.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivDZL_mazXhldNHfPSfyRlWRFCEAyaRhSh9MWm4SHIjUcRp14_svshkOwzamNeSOgbXUWXmNTmJ578VnMxZOMOAwzTEK_78LbtMwfkoeF6HTO5R2rF8qIxVoRmGHhHIVpFswhRbmlGsLw/s320/kazakistan_da_altin_elbiseli_adam_bulundu_h65594_6b3e9.jpg)
Isık Göl’e
yakın Esik Çayı kıyısında Kazak arkeologları tarafından yapılan bu kurgan
kazısında, ortaya çıkan mezarda; çok kıymetli eserlerle, 23 yaşında çok
gösterişli kıyafetle gömülü bir genç (Alp) ortaya çıkarıldı.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgq3e6g5Zg7gzwDrKe-Yhbix0LDj6TKEpOOg4aG7GDw_qb15rYWCiFrT7MeTxfHdMlaEyYOy-hGG1FVb67KWG8FoMu17K6ZjJe_46EF5AyiRUcsX3Ufwc73fXBWbUBHLJVbx5_DDgOHoqA/s320/FHivE.jpg)
Kaftan ve
çizme üçgen biçiminde işlenmiş, küçük altın levhalar yan yana ve üst üste dikilerek
adeta altın bir zırh oluşturulmuş.
Kıyafette kullanılan ipliğin altın olduğu ve altının eğrilerek iplik haline getirildiği anlaşılıyor.
Kıyafette kullanılan ipliğin altın olduğu ve altının eğrilerek iplik haline getirildiği anlaşılıyor.
Gencin belinde
16 büyük altın levha ile süslü kemeri, kını ve kabzası altın süslemeli bir
kaması var. Elbisenin üzerinde sayıları 4.000’i bulan öteki altın levhalar; at,
kaplan, geyik, pars, kurt, dağ keçisi, aslan ve yırtıcı kuş figürleri ile
işlenmiş.
Kurgandan bu
altın elbisenin yanısıra çok sayıda kişisel eşya da çıktı. Bulunan gümüş
tabaklarda Göktürk ABC’si (alfabesi) ile “Kağan’ın oğlu 23’ünde öldü. Başınız
sağ olsun” tümcesi yazılı.
Gelelim bu
işin yorumuna;
Batılı
tarihçiler, Uygarlığın babasının Helen uygarlığı olduğu belirtirler. Batılılara
göre başta Türkler olmak üzere doğulular “Barbar”dır. “Okuma-yazmayı bile
bilmezler. Türklerin ilk yazılı eseri milattan sonra 720’lerde yazıldığı
anlaşılan Orhun Yazıtı’dır...”
Oysa ki; Son
yıllarda Sibirya’da (Türklerin bir soy olarak tarih sahnesine çıktıkları ilk
yer), bugünkü Moğalistan toprakları içinde kalan Ötüken’de (Türklerin siyasal
olarak tarih sahnesinde yer aldıkları yer) yapılan kazılarda çok sayıda kurgan
bulunmuş, buralardaki buluntularda da Orhun’dan çok daha eski yazılara
rastlanmıştı. Ayrıca, tek yazıtın Orhun Yazıtı olmadığı da anlaşıldı. Bugün
başta Moğalistan olmak üzere, Kazakistan, Kırgızistan ve Uygun ülkesinde
sayıları yüzlerce ile ifade edilecek kadar yazıt ortaya çıkarıldı.
Altın
Elbiseli Adam’ın bulunduğu Esik Kurganı ise çok daha eşsiz bir bilgi veriyor
bize.
Romalılar ve
Helen uygarlığı yazıyı milattan önce 5-6. Yüzyılda Finikelilerden
öğrenmişlerdi.
Altın
Elbiseli Adam’ın yanında bulunan kap üzerinde Göktürk ABC’si ile yazılmış kısa
bir yazı var.
Yazının
tarihlendiği yıl ise milattan önce 5. yüzyıl. Bu açıkca gösteriyor ki, Türkler
en azından Yunan-Roma uygarlığı kadar eski bir uygarlığa sahiptir ve üstelik
kendilerine özgü bir abc’leri (alfabeleri) var.
Altın
Elbiseli Adam bakın bize başka neler anlatıyor;
İş sadece
yazı ile de sınırlı değil.
Birincisi
topraktan maden çıkarmayı biliyorlar...
Altın madenini
ayrıştırmayı ve işlemeyi buluyorlar.
Her bir
altın parçasının üzerinde hayvan figürleri ve desenler var. Bazıları biribinin
aynısı. Demek ki tasarım yapmayı da biliyorlar, kalıp çıkarmayı da
biliyorlar...
Giysisi
altından ibaret değil... Pantolonu ve altın parçalarının üzerine işledikleri “V”
yaka üst giysisi son derece düzgün bir dikime sahip.
Özetle,
maden çıkarmak, işlemek, bundan nihai ürün yaratmak, kesimi ve dikimi düzgün
giysi yapmak ciddi bir sanatın, zenaatın ve sanayinin olduğunu gösteriyor.
Kısacası,
Türkler’de milattan önce yazı var, bugünkü anlamda sanayi var, madencilik var,
sanat var, zenaat var...
Bunun adı
uygarlıktır.
Altın
Elbiseli Adam, Batı’nın tarih anlayışına da tarih kaydına da Altın Vuruş
yaptırmıştır... “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” bu olsa gerek.
İDRİS ADİL
İDRİS ADİL
Yorumlar
Yorum Gönder