MALAZGİRT Mİ DUMLUPINAR MI?


İlk söz: ZAFER HAFTAMIZ kutlu olsun.

Ağustos ayı, ulusumuz için önemli bir aydır. Ağustos ayı sadece Türkler için değil dünya tarihi açısından da “tarihin kırıldığı” aydır.

Son günlerde iki büyük savaşın yıldönümü üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Sanki Türkiye ikiye bölünmüş, bir bölümü 30 Ağustos 1922 tarihli Zafer Bayramı’nı öne çıkarıyor, öteki bölümü ise 26 Ağustos 1071 tarihli Malazgirt Zaferi’ni…

Anlamsız, yersiz ve aptalca bulduğum bir tartışma bu.

Başkomutanlık Meydan Savaşı ya da Dumlupınar Meydan Savaşı diye bildiğimiz savaş ile Malazgirt Meydan Savaşı’nı karşı karşıya getirmek hangi akla hizmet ediyor?

Bu kutuplaşma niye?

Öncelikle belirtmek isterim ki, her iki savaş da Türk tarihinin en görkemli savaşlarındandır, en görkemli zaferlerindendir. Ne birbirinin alternatifidir ne de birbirinin karşısındadır. Her iki savaş da Türklerin doğudan batıya göçlerinde verdikleri meydan savaşları dizisinin en önemli halkalarıdır.

Önce bu savaşların kimler arasında yapıldığını kısaca anımsatmak ve sonra üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Sultan Alparslan komutasındaki Selçuklular, 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’te Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Romen Diyojen komutasındaki Romalılarla karşılaştı.

Tarihte eşi benzeri az görülen bir vuruşma yaşandı. Romalılar ağır bir yenilgi aldılar ve Anadolu’nun kapıları Türk akıncılara ve Oğuz boylarının göçlerine açıldı.

Orta Asya’dan özellikle de Batı Türkistan’dan batıya doğru göç yoluna çıkan Oğuz boyları, İran yaylalarında sıkışmış, bir tarafta Çin’in bir tarafta da İslam Halifeliği’ne bağlı yerel sultanların (özellikle Gaznelilerin)  baskısından bunalmışlardı.

Batıya doğru yayılarak çıkış yolu arıyorlardı. Ancak batıda, bizim bugün Bizans dediğimiz güçlü Doğu Roma İmparatorluğu vardı. Doğuda Çin, güneyde de İslam devleti...

İşte bu sorunun kilidini Alparslan yönetimindeki Selçuklular açtı.

Önce İran coğrafyasında Dandanakan savaşıyla Gaznelileri yenip İslam Halifeliği ile ilişkileri düzelttiler, ardından Anadolu yaylalarına yöneldiler.

Malazgirt savaşı bu yönelim üzerine patlak verdi.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun hezimete uğratılması, tarihin kırıldığı andır. Çünkü, Malazgirt Doğu Roma’nın çöküş sürecini başlattı. Aynı zamanda İslam dünyasını rahatlattı.

Türkler bu savaşı kazanıp Anadolu’ya yerleşmeye başlamasalardı, İslam devleti bu bölgenin hakimi olan Doğu Roma’nın baskısı altında kalacak ve Arap yarımadasına hapsolup kalacaktı. Malazgirt, bir bakıma İslamiyet’in yayılımının da önünü açmıştır.

Türkler bu coğrafyaya yerleşmeyi başaramasaydı İslam devletinin hali nice olurdu?

Malazgirt, bir yanıyla Türklere yeni yurt kazandırmış, bir yanıyla Doğu Roma’nın yıkılma sürecini başlatmış, bir yanıyla da İslamiyet’in yayılımının önünü açmıştır.

Bu savaş bu denli önemlidir.

Başkomutanlık Meydan Savaşı ya da Dumlupınar Meydan Savaşı diye bildiğimiz savaş ise Türklerin Anadolu’daki bin yıllık macerasına son vermek, Türkleri yeniden Orta Asya’ya sürmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakan bir vuruşmadır.

Başkomutanlık Meydan Savaşı, bir yanıyla Türklerin Anadolu’da tutunmasını sağlamış, bir yanıyla emperyalizme “dur denebileceğini” göstermek bakımından dünyaya örnek olmuş, bir yanıyla bir ulusun kaderini kökten değiştirmiştir.

Bütün Batı ülkeleri, varını yoğunu kaybetmiş, silahları elinden alınmış Türklerin üzerine adeta çullandılar. Yok etmek, kırmak, savaş artıklarını da Orta Asya’ya geri sürmek istediler. Ancak, Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk halkı ellerini toprağa dayayıp öyle bir doğruldu ki, yer gök inledi… Tarih, bir ulusun dirilişine sahne oldu. Bugün, bu topraklardaki varlığımız, esenliğimiz, dirliğimiz bu zafer sayesindedir.

İşte Başkomutanlık Meydan Savaşı böylesine önemli bir savaştır.

26 Ağustos 1071 tarihli Malazgirt Meydan Savaşı’nı 26-30 Ağustos 1922 tarihli Başkomutanlık Meydan Savaşı ile karşılaştırmak, birbirinin karşısı gibi göstermek tarihe ihanettir.

Türkiye’yi kutuplaştırmak isteyenlerin oyununa gelmeyin!

Bizim olana sahip çıkın. Kimi siyasi tutumlarla geliştirilen palavralara itibar etmeyin.


 İDRİS ADİL

Yorumlar